4 Haziran 2018 Pazartesi

Hadislere Ne Zaman İhtiyaç Duyarız?

Kur'an yasakları, sevapları, özgürlükleri belirten, yol gösterici olmak üzere yeterli bir kitaptır:
Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah’ın dışında bir hakem mi arayayım? (Enam 115)

Muhammed Peygamber'in Kur'an içinde geçmeyen herhangi bir hükmü rivayet edilmişse burada 3 durum vardır:

1) Bu hadis Kur'an'daki hükümlerle paralellik gösteriyordur. Bu durumda bu hadise gerek yoktur, Kur'an'da zaten o konudaki hüküm belirtilmiştir . Sonuç: Bu kategorideki hadisler gereksizdir.

2) Bu hadis Kur'an'daki hükümlerle çelişiyordur. Bu durumda hadisin sahih olmadığı kesindir, reddetmek gerekir. Sonuç: Bu kategorideki hadisler reddedilmelidir.

3) Bu hadisi kendisiyle teyit edebileceğimiz herhangi bir Kur'an hükmü yer almamaktadır. Yani hadisin sahih olup olmadığı bilinemez, çünkü Kur'an'la teyit edilme şansı yoktur. Peki bu durumda ne yapılması gerekir?

Bu 3. durum da kendi içinde dallara ayrılır.

a) Bu hadis, hakkında Kur'an hükmü olmayan bir şeyi helal veya sevap olarak nitelemiştir. Oysa Yusuf 40'ta hüküm yetkisinin sadece Allah'ta olduğu yazar. Yani sevap veya günah konusunda yetkili tek mercii Allah'tır. Bu yüzden Muhammed peygamber, hakkında direkt bir Kur'an hükmü olmayan bir şeyin sevap olduğu kararını veremez. Muhammed peygamberin Allah'ın ona bildirdiği, Kur'an'da belirtilmemiş bir hükmü bildirmesi gibi bir durum da söz konusu olamaz. Sizce insanlar arasında 1 gün içerisinde yayılan bir dedikodu bile herkese farklı şekillerde ulaşıyorken; Allah herhangi bir hükmün gelecek nesillere aktarılması için sözlü aktarım yolunu seçer mi? Yalan bir hadisten yola çıkarak Allah'ın o şeyi sevap kıldığını iddia etmek, "Hüküm ancak Allah'a aittir" (Yusuf 40) ayetine terstir. Sonuç: Bu kategorideki hadisler Allah'ın kullarına kılavuzunda bildirmediği birtakım hükümler(!) içerdiği için ve insanlara hüküm bildirmek için sözlü iletim gibi sakat bir yolu seçmeyeceği, sadece Kur'an üzerinden hüküm bildireceği için reddedilmeli. 

b) Bu hadis, hakkında Kur'an hükmü olmayan bir şeyi haram veya günah olarak nitelemiştir. Bu durumda da a maddesinde bahsedilen şeyler geçerli. Bunlarla beraber, eğer sahihliği belirlenemeyen bu hadis eğer yalan bir hadisse, Kur'an'da günah olduğu belirtilmeyen bir şeyi günah olarak kabul etmiş olursunuz. Yani tanrının helal kıldığını haram kılmış olursunuz. Bunu yapmaksa şu ayete göre hatalı bir davranıştır: Ey Peygamber! Karılarını hoşnut edeceksin diye, Tanrı’nın sana helal kıldığını neden haram yaparsın? (Tahrim Sûresi 1. ayet) Sonuç: Bu kategorideki hadisler, helal kılınanı haram kılma riskinden dolayı, ayrıca bir önceki maddedeki gibi sebeplerden dolayı reddedilmeli. 

c) Bu hadiste "Şöyle yaparsanız iyi olur, böyle yapmasanız keşke." şeklinde, Muhammed peygamberin önerisi olan, sevap ya da günah olmayan şeylerden bahsedilmiştir. Bu durumda da dikkate almak çok da önemli değildir, çünkü herhangi bir zorunluluk içeren bir durum yoktur ortada. E hem ortada bir zorunluluk yok, hem de gerçekten peygamberin önerisi olduğu bilinmiyor. Bu durumda dikkate almanın pek anlamı yok, hatta dikkate almanın hataya götürmesi de muhtemel. Sonuç: Bu kategorideki hadislere uymak konusunda zorunluluk hissetmek riskli bir külfetten başka bir şey değil. 


Genel Sonuç: Tüm durumları incelediğimizde hadislere tek bir durumda bile ihtiyaç duyulduğu görülmüyor. Yani hadislere kaynak olarak ihtiyaç yoktur ve hatta birçok durumda hadisler zararlıdır. Bu durumda Allah'ın sözü (hadisi) olan korunmuş Kur'an dururken peygamberden olduğu İDDİA edilen ve birçoğunun Kuran'la çeliştiği görülen korunmamış sözlere (buna kanıt niteliğinde yüzlerce hadis gösterilebilir) sırtını dayamak neden?


Şu ayetlere dikkat:

İşte bunlar Allah'ın ayetleridir, bunları sana dosdoğru okuyoruz. Öyleyse onlar Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra, hangi söze iman edecekler? (Casiye 6)  (Burada söz anlamına gelen hadis kelimesi vardır metnin Arapçasında)


Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz. (Kehf 26)

Onun size, “Melekleri ve peygamberleri ilâhlar edinin.” diye emretmesi de düşünülemez. Siz müslüman olduktan sonra, o size hiç inkârı emreder mi? (Ali İmran 80) (Gerçekten peygamberin ağzından çıkmış olan şeyleri kesin doğrular olarak kabul etmek onu rab edinmektir. Günümüzde bunun da ötesine geçip onun ağzından çıkıp çıkmadığı belli olmayan hadisler kesin doğru kabul ediliyor)


Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir. (Yusuf 111) (Yine burada da hadis kelimesi kullanılmıştır metnin orijinalinde. Bu ayetten "Resullerin hikayelerinden elbette ibret alın, ama bunu uyduruk sözlerle değil Kuran'da ayrıntılı olarak anlatılmış kıssalarla yapın" mesajı alabilirsiniz.)

Muhammed peygambere saygı ve sevgi duymak başkadır; ona atfedilen kaynağı belirsiz sözlere saygı ve sevgi beslemek, o sözleri hakem edinmek başkadır. Dini yaymakla görevli lider olan Peygambere itaat etmek başkadır; ona isnat edilen birtakım sözlere itaat etmek başkadır. Günümüzde yaşasaydı Kuran'ı tek kaynak olarak kabul edenler de ona itaat edecekti. Bunun ayırdını yapabilirsek "Dinin tek kaynağı Kur'an'dır" düşüncesinin çarpık değil, olması gereken düşünce olduğunu anlarız. 


-Ceylan-

5 yorum:

  1. Kurandaki ayni kissalarin bu kadar fazla tekrarlanmasinin hikmeti nedir sizce ?

    YanıtlaSil
  2. Enes b. Malik anlatır: “Biz yaklaşık altmış kişi idik, Peygamberin yanında otururduk, o bize hadis anlatırdı. Kendi özel ihtiyacı için gittiğinde biz o hadisi aramızda müzakere ederdik, kalkana kadar o hadis kalbirnize yerleşirdi.
    [el-Lüma, s. 142]

    İbn-i Mes’ud der ki: “Hadisi müzakere edin! Zira hadisin dirilişi (zihinlerde kalıcılığı) onu müzakere etmekten geçer.”
    [Dârîmi]

    Hz. Ali şöyle der: “Hadisi müzakere edin! Şayet müzakere etmezseniz hadis uçup gider.”[el-Müstedrek]

    Sahabiler işte bu şekilde hadislerin yılmaz bekçileri oldular.
    Tabiin de hadislere bir o kadar ihtimam göstermiştir.

    Bakın Ata ne der:
    “Biz Cabir b. Abdullah’ın yanında iken bize hadis söylerdi. Biz oradan kalkarken o hadisi müzakere ederdik. Ebu Zubeyr hepimizden çabuk ezberlerdi.”[Dârîmi]

    Tabiinden Ebu-I Aliye şöyle der:
    “Peygamberin bir hadisini duysan hemen ezberle!”[Dârîmi]

    İbrahim b. Alkame de şöyle der:
    “Hadisleri müzakere edin! Çünkü müzakere onun hayatıdır.”
    [Dârîmi]

    Bu değerli Sahabe ve Tabiin nesli hadisleri sadece müzakere etmekle kalmadılar, aynı zamanda hadis öğrenmek için nice uzun mesafeler katettiler. Örneğin Cabir b. Abdullah (radıyallahu anh)’ın, Abdullah b. Uneys (radıyallahu anh)’den başka hiç kimsenin hıfz etmemiş olduğu bir hadisi öğrenmek için bir aylık yol kat edip Şam’a gittiği, Ebu Eyyub ei-Ensari’nin de Medine’den Mısır’a, Ukbe b. Amır’in yanına giderek hadis dinlediği sonra da hiç beklemeksizin hemen bineğine binip tekrar Medine’ye döndüğü malumdur.
    [Rıhle s. 18.]

    Tabiin’den Said b. Museyyeb şöyle der: “Ben bir hadisi öğrenmek için gece gündüz nice yollar katettim.”
    [el-Cami’ l/94]

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hadislerin dini kaynak edinilmesi gerektiğine hadislere bakarak mı karar veriyorsunuz?

      Ben bir kitabın içine "Bu kitap tanrı tarafından gönderilmiştir" yazsam, "Hmm demek ki gerçekten tanrı tarafından gönderilmiş" mi diyeceksiniz? "Bu kitabı hemen ezberleyin" desem ezberlemeniz gerektiğine mi kanaat getireceksiniz?

      -----------------------------------------

      Ayrıca madem öyle, ben de şunları yollayayım; işin içinden siz çıkın :)

      “Benden Kuran dışında hiçbir şey yazmayın. Kim benden Kuran dışında bir şey yazmışsa imha etsin.” (Müslim, Sahihi Müslim, Kitab-ı Zühd; Hanbel, Müsned, 3/12, 21, 33)

      “Sahabe Allah’ın elçisinden sözlerini yazmak için izin istediler. Ancak onlara izin verilmedi.” (Darimi, es-Sünen)

      “Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve ‘Yazdığınız şey nedir?’ dedi. ‘Senden işittiğimiz hadisler’ (sözler) dedik. Hz. Peygamber; ‘Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.’ dedi” (El Hatib, Takyid)

      “Allah elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi.” (Tirmizi, es-Sünen, K. İlm)

      Kaynak: http://www.kurandakidin.com/2016/07/hadislerin-incelenmesi/

      Sil
  3. Peygamber (S.A.V.)’İn Hadis Yazımına Müsaade Etmesi

    Hadisleri inceleyenlerin bildiği gibi Peygamber (S.A.V.)’in hadis yazımını emreden, kısmen de buna müsaade eden pek çok hadisi vardır. Bu hadisler toplamı itibariyle manevî tevatür derecesine varmaktadır. Bununla beraber Peygamber (S.A.V.)’den hadis yazımını nehyeden birkaç hadis de varid olmuştur.

    Ancak günümüz bazı müslüman yazarlan ve oryantalistler nezdinde sadece nehiy hadisleri yaygınlık kazanmış görünmektedir. Hadislerin yazımını emreden ve buna müsaade eden hadisler çok olmasına rağmen göz ardı edilmektedir. Bu hadisler muteber kaynaklar da hiç yer almamış gibi davramlmaktadır.
    Kanaatimce bu durum iki nedene dayanmaktadır:
    1. Hadislerin yazımını nehyetme, [tabiatıyla] daha dikkat çekici olduğundan nehiy hadisleri yayılmış ve meşhur olmuştur.
    2. Mezkur yazarların temellendirip pekiştirmek istedikleri bir takım emellerden dolayı nehiy hadisleri daha fazla bilinir olmuştur.

    Aşağıda her iki grup hadisleri zikrederek, bunlar arasında nasıl bir telif yapılacağını gösterdik.
    Önce birinci grup hadisleri arzedelim:

    1. Ebu Hureyre der ki: “İbni Amr hariç Allah Rasûlünün ashabmdan hiç kimse benim kadar hadis toplamış değildir. Zira o yazıyor, ben ise yazmıyordum.[Buharı, İlm, 39, hadis nr: 113; Tirmizî, Menâkıb, 110, hadis nr 4094′ Dârimî, 483]

    2. Abdullah b. Amr b. As şöyle der: “Allah Rasûlü’nden duyduğum herşeyi yazıyordum. Kureyşliler beni yazmaktan nehyedip, şöyle dediler: ‘Her şeyi yazıyorsun. Halbuki Allah Rasûlü de bir beşerdir. O da rıza ve öfke halinde konuşur.’ Bundan dolayı Peygambere durumu bildirinceye kadar yazmayı bıraktım. Allah Rasûlü’ne durumu bildirdiğimde parmağıyla ağzını göstererek şöyle buyurdu: ‘Yaz, nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki bu ağızdan hakktan gayrisi çıkmaz.[Ebu Davud, İlm, 3, hadis nr: 3641; Ahmed, el-Müsned, 2/162; Hâkim; el-Müstedrek; Darimî, Men Rahhasa fi Kitabeti’1-İlm, 484]

    3. Ebu Hureyre şöyle rivayet ediyor: Ensardan bir adam şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlü senden bir hadis duyuyorum da bu hoşuma gidiyor; fakat onu ezberleyemiyorum.” Allah Rasûlü “sağ elinden yardım dile” diyerek yazmasını işaret etti.[Tirmizi, İlm, 12, hadis nr: 2803 Tirmizî, hadisi rivayet ettikten sonra şöyle der: Bu hadis, münkerdir.]

    4. Allah Rasûlü’nden şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ebu Şâh için yazınız.” Ebu Şâh, Allah Rasûlü’nün Mekke’de îrâd et¬tiği hutbeyi dinleyince “Ey Allah’ın Rasûlü bunu benim için yazınız.”diye istekte bulunur. Allah Rasûlü de sözkonusu emri verir.[Buharı, İlm, 39, hadis nr: 112; Buharı, Lukata, 7, hadis nr: 2434; Ebu Davud, İim, 3, hadis nr: 3644]

    5. Hz. Aişe Allah Rasûlü’nün hastalığında kendisine şöyle buyurduğunu naklediyor: “Bana pederin ve kardeşin olan Ebubekr’i çağır ki, bir şeyler yaz[dır]ayım. Zira ben herhangi bir isteklinin temennide bulunup ‘ben bu işe daha layıkım.’ demesinden korkuyorum. Oysa Allah ve müminler Ebubekir hariç herhangi birinin buna kalkışmasına müsaade etmez.[Müslim, Fezâİlu’s-Sahâbe, 1, hadis nr: 6131]

    ....

    YanıtlaSil
  4. ....

    6. İbni Abbas der ki; Peygamber (S.A.V.)’in ağnsı artınca şöyle buyurdu: “Bana kürek kemiği ve divit ya da tahta ve divit getirin. Size sayesinde asla dalâlete düşmeyeceğiniz bîr şey yazayım.[Buharı, Cizye, 2, hadis nr: 3168; Müslim, Vasiyye, 5, hadis nr: 4209]

    7. Peygamber (S.A.V.)’in bazı kral ve yöneticilere mektuplar yazdığı tarihî bakımdan sabittir.

    8. Peygamber (S.A.V.)’in emri üzerine zekatla ilgili hükümler, zekata tabi mallar ve zekatın miktarı iki sayfayı doldura¬cak şekilde detaylı bir tarzda yazılıp, emir ve valilere gönderilmistir. Bu yazı Ebubekir es-Sıddık (r.a.) ve Ebubekir b. Amr b. Hazm’ın evinde muhafaza edilmiştir.[Darekutnî, Zekât, 2/113-117; Ebubekir’in sahifesini Buharî, Zekatu’l-Ganem adlı babta (33, hadis nr: 1454) rivayet etmiştir. Ancak Buharî’de bu yazının Peygamber (SAV) döneminde yazıldığına dair bir açıklama yoktur. Bu mektubu Hz. Ebubekir’in Enes’e yazdığı ve içindekileri Allah Rasûlü (S.A.V)’e isnad ettiği kaydedilmektedir.]

    9. Vâil b. Hucr memleketi Hadramevt’e dönmek istediği zaman Allah Rasûlü (S.A.V.), içinde namaz, oruç, faiz, içki v.b. şeylerle ilgili hükümler bulunan bir mektup (kitab) verir.[Taberanî, el-Mucemu’s-Sağir, 242]

    10. Emîru’l-Müminin Ömer b. el-Hattâb, ashaba dönüp kadına kocasının diyetinden bir pay verilip verilmeyeceği konusunda Allah Rasûlü’nün bir uygulamasının olup olmadığını sorunca Dahhak b. Süfyan kalkıp şöyle dedi: “Evet, Allah Rasûlü’nün mektubunda bu konu açıklanmaktadır.[Darekutnî, 2/485]

    YanıtlaSil