5 Eylül 2018 Çarşamba

19 Sistemine Getirilen Eleştirilere Cevaplar

Eleştiri 1: Kafanıza göre toplama çıkarma yapıyorsunuz.
Bunun böyle olmadığını burada -özellikle yazının "Peki nasıl bir şey bu Allah'ın imzası olan 19?" kısmında-kanıtladığımı düşünüyorum. Ancak farkındayım ki, birçok kişi -19'u keşfeden kişi de (Reşat Halife veya Rashad Khalifa) dahil olmak üzere- 19 sisteminin heyecanına kapılıp çok basit bazı tesadüfleri sistemin parçası gibi sunmakta, bu da 19 sistemine olan güveni azaltmaktadır. Lütfen "rastgele sayı toplulukları" ile "kasıtlı olarak bir araya getirilmiş sayılar" arasındaki farkı anlayalım.


Eleştiri 2: Bu numerolojidir.
Numeroloji herhangi bir sistemlilik içermez. Tam bir rastgelelik vardır. Ayrıca numerolojide sayılara çeşitli anlamlar yüklenerek ortada metinden bağımsız bir mesaj olduğu iddiasında bulunulur. 19 sisteminde böyle durumlar yoktur. Yukarıdaki tablolarda ne bir rastgelelik var, ne de bir "aslında bu surelerde şu mesaj var" iddiası.


Eleştiri 3: Sayımları hatalı yapıyorsunuz.
Kesinlikle hayır. En azından Ha-Mim tabloları için bunu söyleyebilirim çünkü bizzat kontrol ettim. Dilerseniz siz de teker teker sayabilir veya Zikra 1974 isimli programı kullanarak saydırabilirsiniz.


Eleştiri 4: Sisteme Kuran'ı uydurmaya çalışıp Tevbe Suresi'nin son iki ayeti Kuran'dan değildir diyorsunuz.
Müslümanların on dokuz sistemine ısınamamasının en büyük nedeni, on dokuz sistemini tanıtan kişilerin genellikle Tevbe 128-129'un aslında Kuran ayeti olmadığını iddia etmesidir. Bu iddia size göre kabul edilemez bir iddia ise, bu on dokuz sisteminin kabul edilemez olduğu anlamına mı gelir?

Bu videoya bakarsanız, bu iki ayetin alt sistemlerden birini bozduğunu görürsünüz. Bu durum iki olasılık dahilinde meydana gelmiş olabilir:

1) Sureye ekleme yapılmıştır. 
Peki bu, zikrin korunmadığını mı gösterir? Hayır. Aksine zikrin bir sistem yardımıyla korunduğunu gösterir. Sistem bize "Dikkat! Alt sistemlerden birinde bozulma meydana gelmiş. Bu kısmı kontrol et" diye uyarı verir. Kaldı ki Tevbe'nin son iki ayeti Kuran'ın genel mesajına bir şey katmıyor çünkü yeni bir şey söylemiyor. Ancak göstergelere rağmen bu iki ayetin sonradan eklendiği düşüncesini içinize sindiremeyebilirsiniz. Belki de haklısınızdır. Bu durumda ikinci olasılığı düşünebilirsiniz.

2) Allah "on dokuz" delilinin içine biraz şüpheli durum katmak istemiştir. Allah, delillerini imtihanı bozmamak için hep insanın içinde şüphe uyandıracak şekilde gönderir. Örneğin sihirbazlığın yoğun olduğu dönemde asayı yılana dönüştürüyor ve insanlar buna sihirdir diyor. Matematiğe inancın yüksek olduğu dönemde "on dokuz"u gösteriyor ve içine şüphe uyandıracak bu iki ayeti koyuyor.

Eğer delillerin içine biraz şüpheli durum katılmasaydı bu bir imtihan olmazdı ve iman etmemiz için bize süre tanınmazdı. Bakın ne diyor Allah:

Ve: “Ona bir melek indirilseydi, olmaz mıydı?” dediler. Şâyet bir melek indirseydik, mutlaka iş, olup bitirilirdi. Sonra (onlara) mühlet verilmez. (Enam 8)

Hangi olasılık işin doğrusu olursa olsun değişmeyen gerçek, bu iki ayetin on dokuz sisteminin BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ alt sistemlerinden YALNIZCA BİRİNİ bozduğudur. On dokuz sistemi ortadan kalkmaz veya sistem olma özelliğini yitirmez çünkü bu sistemin Ha-Mim tabloları gibi, bu iki ayetten etkilenmeyen daha birçok alt sistemi vardır. İnanıyorum ki gelecekte bilgisayarların da gelişmesiyle birçok alt sistem daha keşfedilecektir. 

Sonuç olarak, Tevbe 128-129 Kuran'dan olsun veya olmasın, Kuran'da on dokuz sistemi vardır. 


Eleştiri 5: Dinsizdeist isimli blogta besmeledeki 19 örüntüsünün benzeri yapılmış.
Hayır, o kadar kolay değil :) Bunun cevabı için tıklayın.


Eleştiri 6: Bu tablolarda neden bu yöntem var? 19 çıkarmak için zorlamışsınız. Neden başka yöntem değil de bu?
Tabii ki kodlama belli bir yöntemle olacak. Bu yöntem Allah'ın tercihine kalmıştır. Tıpkı mesajını şifreleyen bir yazılımcının dilediği anahtarı (19) ve dilediği yöntemi (şifreleme algoritması) seçmesi gibi. Bize düşen bu yöntemi keşfetmek. Yöntemi biz seçmiyoruz, sadece keşfediyoruz.

19 sistemi, içinde birbirinden bağımsız alt sistemler barındırır. Allah bu sistemlerin her birinde farklı yöntem kullanmayı tercih etmiş olabilir. Mühim olan bu yöntemlerin her birinin insan eliyle, tanrısal bir müdahale olmadan uygulanıp uygulanamayacağıdır.



Eleştiri 7: Sistemi tanıtan Reşad Halife, elçi olduğunu iddia ediyordu.
19 sisteminin reddedilmesinin büyük nedenlerinden bir diğeri. Burada bu iddianın doğruluğunu tartışmayacağım. Ancak böyle bir sebeple sistemi yalanlamanın nasıl bir şey olduğuna örnek olarak şunu verebilirim:

Diyelim ki Einstein Görelilik Kuramı'nı bulduktan sonra "Tanrı'nın yarattığı evrenin işleyişini çözebiliyor ve insanlara aktarabiliyorsam, ben tanrı tarafından görevlendirilmiş biri olmalıyım" diyerek kendini peygamber ilan etti.

Bu durumda görelilik diye bir şey yoktur mu derdik, yoksa Einstein PEYGAMBERLİĞİ KONUSUNDA yanılıyor veya yalan söylüyor deyip, Görelilik Kuramı'nı ciddiye almaya devam mı ederdik?

19 sisteminin reddedilmesinin arkasında, büyük ölçüde insanların elma ile armudu karıştırması yatmaktadır.

Burada eleştirilebilecek bir nokta da Reşad Halife'nin ve Edip Yüksel'in numerolojik bazı bulguları da sisteme dahil etmesidir. Maalesef sistemi bulan ve yayan kişiler de bu hataya düşebiliyor. Ne de olsa onlar da insan. Yanlışları olması, savundukları doğruları da yanlış yapmaz.


Eleştiri 8: 19, Kurancılık akımının bir uzantısıdır. Ben bir sünni olarak 19'a inanmamalıyım.
Yine bir elma ile armudu karıştırma meselesi. 19 ile Kurancılık birbiriyle doğrudan ilgisi olmayan şeylerdir. Peki neden 19'u savunan kişilerin çoğu, yalnız Kuran'ı dinin kaynağı olarak görme eğilimindedir? Bunun en büyük nedenlerinden biri, 19'u keşfeden kişinin (Reşad Halife) ve o öldükten sonra 19'u anlatmaya devam eden arkadaşı Edip Yüksel'in Kurancı olmasıdır çünkü onların takipçilerinin çoğu onlar gibi Kurancıdır. Bu nedenle 19 sistemi büyük ölçüde Kurancılar tarafından sahiplenilmiştir. Ancak Kurancı olmadığı halde 19 sistemine şahitlik edenlerin sayısı artmaktadır.



Delil ortada ancak her delil gibi bu delil de inkarda inat eden insanlar tarafından hep daha fazlası istenerek reddediliyor.

Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.” (İsra 93)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder